Ben küçük yaşlarda öğrendim sığ sularda boğulmasını. Insanlar gibi derinlikler aramadım boğulmak için. O zamanlarda farketmiştim aslında insanların boğulmamak için derinliklere kaçışını. Çok ölmüşümdür ben. Bundandır ölümsüzlüğüm. Şimdi çok insan görüyorum boğulmamak için yüzmeyi öğrenen. Derinlikler onlara kalmıştır artık.. Taşımakta zorlanacağı bir sürü ağır yük. Yüzmeyi öğrenmeye çalışmadığım için çok ağlamışımdır oturup. Insanlığımı sonuna kadar yaşayışım bundan işte. Zavallılığımı kucaklayıp yatıyorum her gece. Iyiki var,olmasa taşımakta zorlanılacak bir sürü yük. Ona yüklüyorum herşeyi ve insana ait olan herşeyi kendime alıyorum. Farklılığım bundan belki. Bir gece vakti düşünüyorum bunların hepsini.. Aklımda ,fikrimde,zikrimde, gözlerimde.. Ve en önemlisi yüreğimde… Işte bundan yükler altına girişim. Hani olmasan sen, o yükler alınmaz sırta. Bundan şimdi ki farklı beni bırakıp normaliliğe koşuşum. Ölümsüzlüğümü katlediyorsun. Sığ sulardan kafamı kaldırıp gidiyorum derinliklere. Beni ben olmaktan çıkarıyorsun. Sessizliğim doğruyor geceyi. Düşüncelerde buluyorum seni. Bundan düşünüşüm. Farklılığı farksızlaşarak yaşıyorum sayende. Sana aşık olmak bu işte. Dünyanın en çok kullanılan ve doğruya çok benzeyen bir yalan cümlesini sana doğrultma isteğini yok edişim. Farklı olmalı sana olan sevdam. Sevdamız deme isteği içimde bitmeyen. Sen sevebilir misin beni bütün acizliğinle. Işte insana ait bir sürü cümleyle geliyorum sana doğru. Bunlar beni ben yapan. Gördüklerin sana gelen yalanlar. Peki sana soruyorum bu can için “Canan” olan sen beni benim seni sevdiğim gibi sevebilir misin?